Yılın ilk günleri geldiğinde toplu konutlar ve sitelerde yaşayan vatandaşların ortak bir sorunu yeniden gündeme geliyor:
Yılın ilk günleri geldiğinde toplu konutlar ve sitelerde yaşayan vatandaşların ortak bir sorunu yeniden gündeme geliyor: Aidat karmaşası. Site yönetimlerinin keyfi ve fahiş aidat artırımları, üstünü örtmek için “huzur payı” gibi şaşalı isimlerle maaş taleplerini dayatmaları, büyük bir toplumsal rahatsızlık yaratıyor. Bu durum, sakinlerin zaten zor olan ekonomik şartlarını daha da çetrefilli hale getiriyor.
Sorunun temelinde yönetimlerin “ben yaptım oldu” anlayışı yatıyor. Toplantılarda özellikle aidat artışlarına dair alınan kararlarda adil ve şeffaf bir tutum sergilenmediği gibi, sakinlerin görüş ve taleplerine de çoğu zaman kulak asılmıyor. Bu nedenle toplantılar gerginliklerle geçiyor, tartışmalar kâh çözüm üretmiyor kâh daha büyük sorunları tetikliyor.
Çözüm aslında son derece basit ve uygulanabilir: Site ve toplu konut yönetimlerinin aidatlara yapacakları zamların devlet kontrolü altına alınması. Bu, hem aidat artışlarını belli bir standarda oturtacak hem de keyfi uygulamaların önünü kesecektir. Devlet, bir yıl içerisinde site yönetimlerinin aidatlara yapabileceği maksimum zam oranını belirlemeli ve bunu bir yasa ile düzenlemelidir.
Bu tarz bir uygulama, hem vatandaşların haklarını koruyacak hem de site yönetimleri ile sakinler arasındaki güven problemini ortadan kaldıracaktır. Çünkü adil ve şeffaf bir düzenleme, her iki tarafın da menfaatlerini dengede tutmaya yönelik bir adım olacaktır.
Aksi halde, bu sorun sadece her yılın ilk ayında değil, yıl boyunca devam eden bir huzursuzluk kaynağı olmaya devam edecektir. Oysa ki, bir yasanın getireceği net kurallar, hepimizi bu karmaşadan kurtarabilir. Vatandaşların güvenle yaşayabileceği toplu konutlar çoğu kez bir cennet olmaktan çıkıp kâbusa dönüşüyorsa, bu durumda devlete büyük bir görev düşüyor.